Bibio - Hand Cranked (2006)






Geç yatmayı sevmiyorum. Pazar sabahların o sessiz sedasız ve insansız olan buğulu sokaklarına aşığım. Sanki o zilyon tane insanın hiç biri yok bu kasabada. Hepsi terketmişler sanki yaşadıkları yeri. Bir tek sen ve gecelerin vazgeçilmez isimleri köpekler oluyor sokaklar da. Aslında onlar bile uyuyor oluyor ama sen yanlarından geçerken hırlamayı da ihmal etmiyorlar hani. Sokak köpeklerini okşamayı severim belki ama onlar aslında fobim.. Onları görünce kaç yüz defa sokak değiştirdiğim yada eve kalan 5 metreyi geri döndüğüm belirsiz tabii. Isırılmaya hiç niyetim yok. Bir gün işten çıkmıştım ve saat sabaha karşı 04:00 sıralarıydı. O zamanlar İzmir'de bir bar da tonmaister işindeydim, yıl 2006. Yürüyorum.. gece çok sessiz ve her yerde son model arabalar. Çok temkinli gidiyordum ki birden sağımda duran arabaların altında 2 tane deev gibi köpek beni parçalıyacakmışcasına, bir hışımla koşarak yanımda bittiler. Öyle havlıyorlar ki ve tabii bir tek ben sokaktaydım o saatte. Napıcağımı bilemedim. İşin en komik ve acıklı durumu ise yürüdüğüm yol gayet yokuş olan teyzelerin asla çıkamıyacağı cinstenti hatta bizim gibiler bile yolu bitirince ömürlerinden bir yıl gitmiş oluyordu. Bilgilendiğim kadarıyla kaçarsam çok daha azgınlıkla beni takip edip, kovalıyacaklardı. Durdum.. öylece durdum yanlarında ama yüzlerine bakamıyordum. Yardım edicek kimse de yok. Bir kaç saniye bekleyip, ne olursa olsun mantığıyla artık sanırım ani bir karar verdim ve kaplumbağa ayarı bir yürüyüşle devam ettim yoluma. Havlayarak takip ettiler ve evin yakınına kadar benimle beraber geldiler. Onlara tepki vermediğim için sanırım hiç bir şey de yapmadılar. İnanılmaz bir andı ve hayatımın en zor anını belki de atlamıştım. Tam eve varıyorum derken 1 tane daha çıktı karşıma havlayarak ve nedense o da fena birşeydi. Sırtımda her zaman ki efsane çantam ve bir ben vardım. Yine durdum ve çantayı indirdim sırtımdan. Bunu gören 3. köpek direk geri adım attı ve kaçtı bir nevi. Herhalde bir şey çıkarıp ona zarar vereceğimi düşündü. Bende yine kaplumbağa adımlarla devam ettim yoluma ve eve vardığım da halen sanki varmamış gibiydim. Evde herkes uyuyordu. Her zaman olduğu gibi. Usulca girip yattım. Sonra dan öğrendim ki evdekileri de sabah işe giderken takip edip havlıyorlarmış. Ben bu anın ikincisine elbet dayanamazdım ve kısacık yolu her iş çıkışı taksiyle gitmeye karar vermiştim. Her iş sonrası cebimden 3.5 lira gidiyordu ama değiyordu gerçekten. Yövmeye aldığım bar'dan zaten 35 lira alıyordum o zaman için ki gayet iyi paraydı hepimiz için. Ama tabii her gün gitmiyordum işe. Öyle böyle derken o işi de bıraktım aylar sonrası. O semtten ve o köpeklerden böylelikle kurtulmuş oldum ama biliyorumdum ki o tip köpekler her yerdeydi. Olayı yaşayan tabii daha iyi anlar ama köpeklerden halen tırsıyorum beyler, bayanlar. Sanırım 5-6 yaşımdaydım ki beni kovalamakla kalmayan bahçedeki köpeğimiz beni altına almış ve oynamaya başlamıştı. Çocukluktan gelen malum korkular işte. Elde olmayanından.. Kısacası böyle işte. Gerçi bunları da neden anlattıysam size o da meçhul ama.. paylaşmayı seviyorum. Tek neden bu olsa gerek..

Son günlerde en çok dinlediğim albümlerden biri olan bu albüm ve proje gayet underground bir olay aslında. Ama işin ilginç bir yanı ise Boards Of Canada, Clark, Gang Gang Dance, Maximo Park, Girzzly Bear, Gravenhurst, Aphex Twin, Autechre, Brodcast, Squarepusher, Plaid gibi kendi alanında popüleritesi yüksek olan projelere ev sahipliği yapan Warp Records'dan son albümü çıkarmış olması. Cidden şaşırtıcı. Nasıl bir atlayış yapmışlar Bibio'ya bilemiyorum ama gerçek şimdilik bu. Kötü bir şey değil sanırım bu. Desteklemeleri güzel. İlk 4 albümünün labellık durumunu Mush Records üstlenmiş araştırmalarıma göre ve bu label benim de dinlediğim projelerden olan Boom Bip, cLOUDDEAD, Her Space Holiday, Lymbyc Systym gibi isimlerin albümünü basan bir firma. Sahne ismiyle Bibio olarak bilinen Stephen Wilkinson beyin kayıt tekniğinde ki anlayışı seviyorum. Folk ve Experimental'ı çıkış noktası olarak bilen Bibio, bu albümde hiç kasmadan kayıtlar yaptığını ve "beğenmeyen beğenmesin, ben beğendiğim işi yaparım" mantilitesini müzikal damarı ilan etmesi de güzel bir şey kanımca, kararımca. Bence indirmelisiniz ki değer verip paylaşıyorum yine bir albümü. Pek bulunmadığını da eklemeyi borçsal bilirim. Ayrıca albüm kapağı da kendisinin bir çalışması.

Bibio: Myspace / Label Site: Mush Records

Photo: Mürüvvet Sim


Bibio - Hand Cranked (2006)

Label: Mush Records

1 The Cranking House (2:01)
2 Cherry Go Round (5:53)
3 Quantock (4:07)
4 Black Country Blue (2:07)
5 Marram (2:07)
6 Aberriw (1:46)
7 Zoopraxiphone (3:52)
8 Dyfi (4:02)
9 Ffwrnais (3:10)
10 Woodington (5:19)
11 Above The Rooftops (3:41)
12 Snowbow (3:44)
13 Maroon Lagoon (2:37)
14 Overgrown (5:45)

2 Kişi Yaladı :

air guitarist | 9 Ağustos 2009 19:56

bir türlü beğenemedim gitti ben bu Bibio'yu hakkaten de.. ("bibio mu bibmio mu belli değil" diye de iğrenç bi espri yapayım).. bir türlü ısınamadım işte.. benim zevkim için biraz fazla "folky" kaçıyor sanırım.. bişeyler eksik geliyor ya da, ne bileyim.. o ambient seslerin altında BOC'vari beat'ler arıyor hep kulağım, bu adamı dinlerken..

Vaykorus | 9 Ağustos 2009 22:47

Ben seviyorum gayet. Ama eksik bir şeyler var fikrine katılmıyor da değilim. Yine de gayet güzel bir proje, kaydadeğer, dinlemeyedeğer.

Yorum Gönder

.

.

Öpücük