Pc onarıldı derken, 2 günde saçmaladığının farkına mecburen vardım. Adult sitelere hiç girmeye gerek yok gerçketen, albüm indirmek için sitelerde dolaşmak yeterli oluyor, pc'lerin sapıtması için. Herneyse.. derken bu sefer de biriken 3 aylık internet borcuyla dün gece kapanmış olan internetimin kaderiyle baş başa kalıp, 1 aylığını bile ödeyemediğim bugün ise yine soluğu internet cafe de sizlere bir şeyler paylaşayım diye aldım. Heyecan, istek ve yol gösterici olmanın verdiği sorumluluk herhalde böyle bir şey. Herhaldesi de fazla aslında..
Myspace'in en kadar güzel ve özel olduğunun yasak geldikten sonra kavrayan beyinlerdenim sanırım. Delicesine giriştiim sayfalarına. Öyle güzel ve özel şeyler çıkıyor ki karşıma. Zamanla bunları paylaşmaya çabalıyorum sizlerle. Ve işte yine onlardan biri ama yine herkesi heyecanlandıramıyacak kapasite de bir müziksel profil daha. 1978 Melbourne douğumlu deneysel beyin Julian Percy'den, okyanus misali dalgaların, uğultusal boşlukların da kaybolup gitmeye hazır 3 teneüffüs-i alımında güzellikler.. Aşağıda gördüğünüz bu video tipli kutucaklar, tam akisne birer müzik çalar. Çok şık görünüyor değil mi ? Bu durum da yakın da moda haline gelebilir kesinlikle. Gayet şık. Sound'dan ve fikirlerim den bahsedeyim biraz da. Aslında, Ychorus bundan 3 sene evvel kurulmuş olsaydı, takipçileri; benim tarafımdan yazılmış uzuun yazılar bekliyor olucaktı her yeni post gişirim de. Ama zaman için de oluşan bir takım olaylar, gelişemeyen gidişatım, yaşamımın boy atamaması, içime kapanmış gibi görünen ifadesizliğim, olanaksızlıklarım ve her daim bizi yücelten, yerlerde süründüren, sağ gösterip ortadan vuran, sevince boğan, üzüntüyle baş başa bırakan ve daha onlarcasını bedenimize sarfeden insanlığın acımasızlığından kaynaklanan içsel durumlarımın tamamen gerçeğini yansıttım ister istemez, bir çırpı da.. Şükür ki, yine eski yıllarım da ki heyecanımı, damarlarım da ve beynim de hissetmeye yavaştan başladım şu günler de. Bu geriye dönük bir devrim benim için ve çok özel elbette ki. Tamam, susuyorum..
Kulaklık her daim çok önemli bir unsur olmuştur hayatım da. Eviniz de son sistem bir müzik setiniz olsa da, albümleri orjinal CD'den dinleseniz de, kulaklılığın direk kulağınıza nüfus eden hazzını hiç bir zaman veremeyecektir. İşte bu durumun bir örneği, aşağı da paylaştığım kayıtlardır. Hoporlörünle dinlerseniz eğer kayıtları, pek zevk almayıp, benim gibi heyecanlanmıyacağınıza kesin gözle bakıyorum. Ki bu durum hemen hemen her tür müzikte geçerli benim için. Geçelim konumuz olan Ratbag olayına. İlk kayıt, 21 Ağustos 2009'da (sanırım) NK adlı bir mekan da verdiği konserin kaydından iberat ki bu kayıt toplam 49 dakika sürmekte ve hepinizin bu kayıdı baştan sona, bir anda tüketmiyeceğinize de kesin gözle bakıyorum. Elbette kulaklığın kaliteli olması da, alıcağınız hazz-ı doruğun yükselmesine hatta nirvana'ya varıcağınız anlamına da gelicektir. Misal, bu kayıdı daha önce başka bir cafe de dinlemiştim ve aldığım haz bambaşkaydı. Şu an başka bir cafe den dinlemeye çalışıyorum ama o hazzı alamıyorum ne yazık ki. Gerek kulaklığın verdiği yetersiz ses kalitesi, gerekse yanımdan geçip gidenlerin ayak sesleriyle, tamamen bir garnitür oluşmuş durumda. Berbat bir durum, evet. Devamlılık kaydeden tek ses vuruş tadı, en tepeler de gezinmeme sebep oluyor ve "allahım, böyle şeyleri tasarlayan, sunan ve zevk alan insanları benimle rastlaştırdığın için sana şükrediyorum" lakırdısını içimden iç geçiriyorum.. Ne güzel bir hissiyat bu yareppim.
Bir diğer husus ise müzik dinlerken bir şeylerle oyalanmanız, bir şeyler okunamınızdır. Dikkatin dağıldığı yetmiyormuş gibi, bir süre sonra da çalan müziğin güzelliğini de kavrayamadan kapatacağınız ayrı bir acı gerçektir. Özellikle Ambient/Drone/Noise/Experimental/Industrial gibi bu güzelim türdaşlar da bu durum çok hassastır. O yüzden pek çok insan tarafınca sevilemeyen, içine girmesi zor, bir süre sonra kapatılan ve daha sonra da beyin de yer edinemeyen müzik türleridir. Çok acıdır. Acıtır.. Hepimiz, herhangi konuda özgür iken diğer kayıtlara da dokundurayim. 2. sırada duran Trial dinlemesi ve beğenilmesi en zor kayıt niteliğini taşıyor bence hepimiz için. Extrem bir Noise'sal durum yok, merak etme. Kayıt tekniği konusun da lo-fi sınırlarının göbeğin de durmakta. Arkadan fısıldayan ablamızı da yakın zaman için de sizlere tanıtmayı düşünüyorum. Düşünmekle kalamam da, biliyorum. Baya arıza bir durum çünki. Orjinalitesi de yüksek.. Ve sıranın sonun da yer alan kayıt 16 Haziran 2009 tarihli King Kong konserinden alıntı olan canlı ses kayıdı. Şarkı sonun da duyacağınız el çırpmaları az buldum kendi adıma. 09:12'lik zamanıyla, bir nebze de olsa o konserde bulunma hayaliyle örtüşüyor. Gayet yerli yerinde bir kayıt.
Eveet.. Bu denli yazıyı sizlerle paylaştıktan sonra, haraket etmeyi sizlere bırakıyorum. Bol, bol, ses üzerine kayıtlar yutmanız dileğiyle, yorumlarınız kabul buyurur, arkadaş teklifiniz için myspace linkini göstermek isterim.
Ratbag Myspace