Soft Gates - Life Club (2010)



Of o kadar karışık hissiyatlar aşıladı ki bu şey, ne yazacağımı şaşırdım. Bir saattir dinlediklerimin itelemesiyle boş sayfaya çarpan anlık dışavurumları tekrar okuyup tekrar silip başka bir şeyler yazıyorum ama olmuyor bir türlü. Beceriksizliğimin tavan yaptığı anları yaşıyorum yine ve maalesef beceriksizlik, ne yapacağını bilememekle birleşince kokuşmuş bir tablo çıkarıyor önünüze.

Bendeki karışıklığın, buradaki güzelliğin sebebi ise Berk Çakmakçı'nın (I Create Soundscapes) yeni projesi Soft Gates. Hem de ilk kez bir albümle bize geliyor.
Bana "bir dinle bakalım" diye yolladığı Temples 4ever'ı ilk dinlediğim anda vurulmuştum zaten ama diğer şarkıları dinleyince albümün geneli hakkında yanlış bir tümevarımda bulunduğumu farkettim. Aslında yanıldığım için oldukça mutlu olduğumu söyleyebilirim.
I Create Soundscapes'ten farklı olarak Soft Gates ağzınızı, gözünüzü, kulaklarınızı, bütün deliklerinizi bol synth ile dolduruyor. Tek fark bu değil tabi. ICS'ye göre bazı şarkılar daha kısa ve elbette bu da albüm bütünlüğünde farklı lezzetler tatmamıza olanak sağlıyor. On a Hoverboard, Endless gibi bazı şarkılara yerleştirilmiş dozunda beat'ler şarkıların (ki bu şarkılar albüm içinde de güzel konumlandırılmış) ritmine kapılmamızı kolaylaştırıyor. The Sky Has No Surface ise albümün en dingin ve mutsuz şarkısı olabilir. Ayrıca albümün sonunda bonus olarak küçük bir süpriz bulunmakta.

Zaman zaman karanlık havalar olsa da çocukluk hatıraları, o dönemin yaşattığı tatlı huzur ve bundan beslenen hüzün bu albümle beraber azabilir. Belki kişisel bir durum ama yine de bunu belirtmekte fayda görüyorum.



ÇOK ÖNEMLİ NOT!!!

24 Haziran'da F91W'nun Peyote'de gerçekleştireceği gecede Soft Gates - Life Club'ın basılı bir kopyasını bulabilirsiniz. Albümün yanında çeşitli fotoğraflardan oluşan bir kitapçık da sizi bekliyor olacak.
O geceye dair detaylı bilgi de çok yakında Ychorus'ta.

2 Kişi Yaladı :

air guitarist | 29 Mayıs 2010 22:06

vouu, tebrik ediyorum Berk'i, gerçekten de çok güzel olmuş.. beni oldukça şaşırtan da bir albüm oldu, aldığım Freescha tadları ve havalarından ötürü özellikle.. (çok çok sevdiğim ve bu blogda da paylaştığım bir elektronik grubu onlar da, takip edenlerin hatırlayacağı üzere).. Berk'in müzikal macerasında böyle bir alana meyledeceğini de hissediyordum sanki içten içe, bunu bizzat görmek de gerçekten ilginç oldu benim açımdan..

ayrıca, senin bu albümden aldığını söylediğin hissiyatla benim Freescha'dan aldığım hissiyatın neredeyse birebir aynı olması da iki misli şaşırttı beni.. (kastettiğim, çocukluk döneminin tatlı huzuru ile o hafif, ince hüzün hissi..)

tekrar tebrik ediyorum sevgili Berk'i.. ve bu güzelliklerin de devamını diliyorum tabi ki..

eat your parents | 29 Mayıs 2010 23:04

:)

Yorum Gönder

.

.

Öpücük