Genel olarak endüstriyel kültürün dünya algısı ve dilinin bir parçası olan (ve gerçekten de müziğe kendini bu akım aracılığıyla eklemleyen) gürültüyü genel olarak yıkıcı, tepkili ve bazen de ilkel kabul edenler için yenilikçi sayılabilecek bir kayıt. Kore'nin doğaçlama sahnesinin iki bilinen isminden Erstwhile kataloğu için bile özgün bir albüm.
Matthias Bossi: thunder drum, Chinese gongs, shaky flotsam, percussion
William Winant: timpani, roto-toms, percussion
17 Temmuz 2017'de yayınlanan Wild Red Yellow, bazılarımızın sınırlarını, bazılarımızın da sınırsızlıklarını aşındıran bir koku misali.. Contemporary Jazz, Avant-garde Jazz, Free Jazz, Free Improvisation aurasını sevenler için farkındalık eylemimi sembolik tutmakta fayda görüyor ve bir sonra ki tuz zerreciğimizde buluşmak adına sonlandırıyorum.
Avustralyalı ikilinin dolayımsız samimiyet, tasasızlık ve iyi dileklerle dolu singlelarının derlemesi. Ne zaman nerede olursanız olun geriye dönüp yaşadıklarınız, sevdikleriniz ve ellerinizden kayıp giden her şey üzerine düşündüğünüzde hepsini sıcak bir gülümsemeyle hatırlamanız; hep mutlu ve güzel olmanız, hep gülmeniz dileğiyle.
İlk bu şarkılarını dinledim. Şu an "Niye daha önce dinlemedim" diye üzülüyorum. Başka parçalarını dinleyip, bir ihtimal üzüntüm hafiflemeden paylaşmalı; kederli, kasvetli, canlı, duyguları hedefleyen, ne de güzel parça.
Kendisi tercih etmese de genellikle
minimalizmle ilişkilendirilen New York’lu bestecinin 70’lerden günümüze uzanan
albümleri arasında Swans üyesi Michael Gira ve Janek Schaefer ile ortak
çalışmaları mevcut. Göçmen Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen ve profesyonel olarak müzikle uğraşmaya
bar mitzvahlarda, Yahudi düğünlerinde ve sinagoglarda şarkı söyleyerek başlayan
Charlemagne Palestine, ya da
asıl ismiyle Chaim Moshe Tzadik
Palestine, dini Yahudi müziğinden büyük ölçüde etkileniyor. Manhattan’a
taşındıktan sonra bir kilisede carillon’cu olarak görev yapmaya başlayan
Palestine’in müziğinde buna paralel olarak yer yer zil kullanımına da
rastlanıyor. Palestine, yedi yıl süren bu görevi boyunca Tony Conrad ya da her
gün onu dinlemek üzere kilise kapısına konuşlanan Moondog gibi dönemin ünlü Amerikalı
avant-garde müzisyenleriyle tanışıyor ve deneysel üslubuyla New York müzik
sahnesinin tanınan simalarından biri haline geliyor.
CharlemagnePalestine, geçtiğimiz aylarda Borusan Müzik
Evi’nde Nova Muzak adlı yeni müzik serisi kapsamında, Grouper’dan sonra Chatham
Rhys ile birlikte konser verdi. Mikrofona ve piyanoya bağlanmış rengarenk kumaş
parçaları ve sahnenin her yerine yerleştirilen onlarca peluş hayvan arasında
sahneye çıkan ikili özellikle konserin sonlarına doğru renkli kişilikleri ve
mizah anlayışlarını ortaya koydu. Palestine konserlerinin adeta imzası
olan ve kendi peluş hayvan koleksiyonundan oluşan bu sahne dekoru, onun animizm
inancına, büyük ilgi duyduğu antikçağ medeniyetlerine ve kendisiyle aynı
kökenlere sahip Yahudi bir ailenin icat ettiği ayı Teddy’ye gönderme yapıyor. İkilinin
hisli ve biraz karanlık performansı bu renkli ve eğlenceli atmosfere tamamen
zıttı denebilir. Ama hipnotize edici müziklerinin yarattığı trans hali, sahne
dekorunun mistik çağrışımları ve alt metinleri ile uyum içindeydi. Yaşlarından
beklenmedik bir performans sergileyen Charlemagne Palestine ve Chatham Rhys ne yazık ki Türk
dinleyicilerden hak ettiği ilgiyi göremedi, muhtemelen sadece Grouper’ı
dinlemek üzere gelmiş olan bir kitle, performansın ortasında birer birer salonu
terk etti. Konser bittiğinde salon büyük ölçüde boşalmıştı. Çok uzun girişlerle
başlayan, bol tekrara dayalı bu müziğin alışkın olmayan bünyeler için sabır
gerektirdiği bir gerçek ama gösterilen bu sabra değeceği tartışmasız.
52 dakikalık tek
bir piyano parçasından oluşan Strumming
Music, Charlemagne Palestine’in 1974’te yayınladığı ilk iki albümden biri. Hala
albüm yayınlamaya devam eden Palestine’in şu anki tınısını, yılların ya da
birçok ünlü müzisyenle ve toplulukla iş birliğinin bu tınıya getirdiği
çeşitliliği ve zenginliği tam olarak yansıtması mümkün olmasa da bestecinin
müziğine dair iyi bir fikir verebilecek nitelikte bir albüm. Bu vesileyle
Charlemagne Palestine’in Türkiye’de daha çok dinleyici bulması dileğiyle...
Çılgın Orlando (İtalyanca: Orlando Furioso) 16. yüzyılda Ludovico Ariosto tarafından İtalyanca olarak yazılmış bir epik şiir'dir. Elimize geçen versiyonlardan ilk 1516'da hazırlanmıştır ama kabul edilen son tam versiyon 1532'de basılıp yayımlanmıştır.
"Çılgın Orlando" 1495'de yazarının ölümünden sonra basılmış olan "Matteo Maria Boiarda"'nın yazmaya başlayıp ama bitirememiş olduğu "Orlando Innamorata (Aşk İçinde Orlando)" eserinin devamı olarak Ludovico Ariosto tarafından hazırlanmıştır. Bu şiirin kahramanları ve olayları pek çok sanatçı tarafından tablo ve müzik eserlerinde kullanılmıştır.
Dinleyince çok kişinin bildiği, dinlediği zannettim; değilmiş. Bir yerde Broadcast ile Yo La Tengo arası demişler. Anlamam, etmem. Dinledim, dinleyiniz, hatta albümü de... (lütfen)
Gevşek telli gitarı, sırtına taktığı uzadıya kıvrılan plastik kanatları, arkasına aldığı coşkun cemaati ve ona eşlik eden misafirleriyle bazen Elder bazen Reverend olarak bilinen Utah Smith'in 1940-60 arası kilise vaazları ve stüdyo kayıtlarından bir derleme. Genelin alışık olduğu duyarsız tüketiciliğe kendini pek kolay vermeyen, kendisinin saf inanç ve koşulsuz sevgiden gelen esrime duygusunu çoğunluğun ucundan paylaşabileceği bir kayıt.
Bazıları az bazıları görece daha çok bilinen Yunan post-punk/new wave/coldwave/minimal synth/synthpop gruplarının çıkış yılını bilmediğim ama bütün çalışmaların 80'lerden olduğu bir derleme. Bu derlemenin benim görüşümce önemi, içindeki çalışmaların genel olarak üstünlüğünden çok birbirinden farklı/gölgede kalmış parçaları öne çıkarması ve benim Yunan müzik kültüründe çok kere gözlemlediğim (artı saydığım türlere de içkin kabul edilebilecek) hüznün dansla ve yüksek perdeden ifadesinin açık örneklerini barındırmasından kaynaklanıyor.
Nasville çamurundan çıkan grubun bu videosu 10 yıl önce yayınlandı. Artık aktif değiller. Üretken bir grup da olamamışlar lakin Kaset formatında 2007 ve Live olarakta 2010'da olmak üzere 2 albüm yayınladılar. 2014 yılında, farklı bir kapak ve farklı bir label ile Meets Gruesome tekrar yayınlandı. Hepsi bu kadar. Unutuluyorlar.. artık unutuluyorlar.
Sad Eyed Lemurs ile 2000'lerin başında Kod Müzik'ten ücretsiz edindiğim ve üzerinde ismi dışında bir şey yazmayan 22 parçalık albümle tanıştım.
Ücretsiz dağıtılan albümden beklentim yoktu, dinlediğimde ise ağzım açık kaldı.
Canlı enstrümanlar kullanılmasına rağmen kayıt, profesyonel albüm temizliğindeydi. (Evde kayıt ortamı kurmanın, maliyet dolayısıyla bu kadar kolay olmadığı zamanlardı.)
Teknik anlamda eleştiri yapacak bilgiye sahip değilim ama meraklı bir dinleyici olarak diyebilirim ki esas önemli olan, albümün, müziğin, parçaların özgünlüğüydü. Oluşturan, dinleyicisine hislerini olduğu gibi aktarabiliyordu.
Yazı, yakın zamana kadar "Ne yazık ki uzun süredir sesi, soluğu çıkmıyor"la devam ederdi ama sevindirici şekilde, sessiz kaldığı yıllar boyunca bir umutla internetteki aramalarım, geçen yıl karşılık buldu.
Mert Başaran, Sad Eyed Lemurs projesine ait parçaları, geçen yıldan bu yana, giderek azalan aralıklarla Youtube üzerinden yayınlıyor.
Bu ay "Desert" adını verdiği yeni bestesinin de yer aldığı birçok parça yayınladı. Konser verme ihtimali de var, o da olursa ne güzel olur.
Kendine has müzik yapan, ülkenin "underrated" müzisyenleri arasında başı çektiğini düşündüğüm Sad Eyed Lemurs'u takip etmeniz dileğiyle...
Merhaba. Bu derlemeyi nereden nasıl bulduğumu hatırlamıyorum. İçindeki hiçbir grubu da daha önce hiç duymamıştım. Biri Amerikan diğeri Belçikalı iki ufak labelın ortak yayını. Parçala tipik Indie karışık kasetlerinden sound ve çeşitlilik olarak görece ilginç bir farklılık gösteriyor.
İsmi yeter. 2016'da çıkan ve kulaklı gözlerden komple kaçtığını düşündüğüm albümü indirmeniz için hazır kıtalık düşlerinize serpiştirmek üzere hazırlanan bu kayıtları zihinsel arşivinizde yer edinmesini temenni ederekten...
Bu albümü bulmanız hiç kolay değil.. Önemli bir albüm ve baskısı çoktan tükenmiş olup, çok aranılan bir albüm. Bir sürü "şey" yazılabilir ama sürprizli olması sizin için daha iyi olacağını düşünüyor ve sınırlı indirme hakkı bitmeden edinmenizi öneriyorum. Limit sayısı dolunca, link blogdan kaldırılacak ve bir daha eklenmeyecektir. Kapak iddasızmış gibi görünse de bana göre harika görünüyor.. Yurt dışından birinin bana ulaşması ve bu albümü ısrarla istemesi ile beraber, yıllar sonra tekrar gündemime geldi ve ne de iyi etti dedim. Albümlere dair kilişşe kritiksel yazı stillerinden baymış durumdayım; evet. Sevgiler.
Maribor pek çok ismi bir arada barındıran ortak bir müzik oluşumudur.
Albüm de elde edilen sound anlayışının beyin gücü; Industrial-Ambient alanın kült ismi Maurizio Bianchi'nin yanında, Nimh ismi ile bilenen Giuseppe Verticchio, Lasik Surgery'den Gianluca Favaron, Hall Of Mirrors grubundan Andrea Marutti, Under the Snow'dan Stefano Gentile ve 16 Haziran 2012'de aramızdan ayrılan, Power Electronics türünün unutulmyacak ismi Mauthausen Orchestra yani Pierpaolo Zoppo Ronzero'dan oluşuyor. Albümün dinginliği sizi sarmalayıp, bırakmıyor.. hayal gücünüze büyülü bir verim sağlıyor.
6 Aralık 2011'de Silentes tarafından De Immenso adında basılan albüm, bir süre sonra, 2 Disc olarak + Atrocity Exhibition adı ile yeniden basıldı. Dünya geneline sadece 100 kopya ile sınırlı baskı yapılan bu çift CD'li baskının bir kopyası da benden olması ile müthiş gurur duyuyorum. Albüm, normal CD ebatlarının gayet üstünde bir büyüklükte olan kartoneti ile çok güzel görünüyor.
Kapakta görmüş olduğunuz kişi ise Kopenik felsefesini benimsediği için Roma katolik kilesinin Engizisyon mahkemesi tarafından yargılanıp, sapkın ilan edilen ve 17 Şubat 1600 yılında, 52 yaşındayken, Roma'da, Campo de' Fiori meydanında, diri diri yakılarak idam edilen, İtalyan Filozof, Okülist ve Gök bilimci Giordano Bruno heykelidir.. Gökgücü tarafından, hayatının konu alındığı oyun, Ankara Devlet Tiyatrosu'nda 1997 ve 2007 tarihlerinde, sadece 2 defalığına tiyatroda sahnelenmiş ve 1997'de, ilk sahnelendiğinde, Aziz Nesin Ödülü'nü, Giordano Bruno oyunu ile Gökgücü kazanmıştır.
Amacım sadece, sevdiğim ve daha çok kişi tarafından duyulması, bilinmesi ve takdir edilmesi gerektiğini düşündüğüm sesleri tanıtmaktır. O halde, lütfen siz de, müziklerini sevdiğiniz buradaki sanatçılara, onların orjinal eserlerini satın alarak elinizden geldiğince destek olmayı ihmal etmeyiniz. Lütfen..
In this blog, our purpose is just to introduce the sounds we love and (we think) should be heard, known and appreciated by much more people.. so, please do not forget (and neglect) to support the artists here that you love their creations as possible as you can, by buying their original material. (for musicians: if you want us to remove the albums of yours here, please mail us:ychorus@windowslive.com